Türk rock müziği denilince akla ilk gelen kadın vokallerden biri de Aylin Aslım. Kendine has duruşu, kadın ve insan haklarındaki aktivist kimliğiyle tanınan Aslım, dört yıl aradan sonra kendi imkanlarıyla çıkardığı albümünde müzik sektörüne, erkek egemenliğine karşı duruyor. Müzisyen, TRT’nin yasakladığı Güldünya şarkısı için de “Şarkımı Sezen Aksu seslendirince bu proje tam bir iade-i itibar oldu” diyor.
Dört yıl sonra çıktı son albüm. Müzik şirketlerinin dayatmaları yüzünden albümünüzü kendiniz çıkarmayı tercih etmişsiniz. Müzik şirketleri neler istediler de, kaçmayı daha uygun gördünüz?
İnsanlar albüm satın almak yerine internetten bedava mp3 dinlemeyi tercih ettikçe, yani albümler daha az sattıkça, plak şirketleri bir albümü sattırmak için ne yapacaklarını şaşırdılar. Gittikçe ‘daha da ticari olsun, daha da’ diye müzisyenlerin işine karışmaya yeltenir oldular. ‘Çok sert olmasın, daha yumuşak olsun ki her radyo her TV çalabilsin’ gibi müdahalelerle geliyorlar; o da yetmiyor: ‘Biz para kazanamıyoruz zaten, o zaman konser gelirlerinden bize yüzde bilmem kaç ver’ diyorlar.
Albümdeki parçalar nasıl bir dönemin ürünü? Kafanızı en çok kurcalayan meseleler nelerdi?
Parçalardan anlaşılacağı gibi öfke ve bıkkınlık dolu bir dönemin ürünü. ‘Ahbap-çavuş’ ilişkileriyle yürüyen bir sektör, kadın-erkek ilişkileri... Bunlar şarkıların ana temaları oldu bu albümde.
Bize, kimlerden kaçmamızı öneriyorsunuz?
‘Siz’in kim olduğunuza göre değişir!..
İlk albümünüz çıktığında 2001 krizi yaşandığı için kapı kapı dolaştığınızı söylemişsiniz. Şu anda da global kriz var... Ne olacak şimdi diye düşündünüz mü?
Bu soru Türkiye’de ne iş yaparsanız yapın, her gün kafanızda dönen bir sorudur bence...
AKTİVİST KELİMESİ SEVİLMİYOR
Albümdeki parçalar, kadınların hezeyanlarına yanıtlar arıyor. Müzisyenliğinizin yanına, yer aldığınız çevre, kadın ve insan hakları projeleriyle ilintili olarak “aktivist” kelimesinin de eklenmesi, müzisyen kimliğinizi nasıl etkiliyor?
Bunu pek düşünmüyorum. İnsan olarak kendimi sorumlu hissettiğim konularda elimden geleni yapmak istiyorum, bunun da pek hesap-kitabı olmuyor. Olmamalı. Ama Türkiye’de aktivist kadın etiketinin çok popüler ve sevimli bulunmadığını biliyorum.
Radikal Gazetesi’nde şöyle yorum vardı: “Canını Seven Kaçsın’la iyiden iyiye bilediği pençelerini siyasete, erkek egemen topluma ve biraz da zamane aşklarına savuruyor.” Siz bu baskıyı en çok nelerde yaşıyorsunuz?
Aslında her yerde. İşte, sokakta, medyada... Dünyayı erkekler yönetiyor, kuralları onlar koyuyor. Kadına her alanda biçilmiş bir rol var, onun dışına çıkmaya yeltenen hemen etiketleniyor: Feminist, sinirli, evde kalmış, arıza, aşifte, namussuz, kötü kadın...
DAİRENİN DIŞINA ÇIKAN HERKES FAZLADIR
Sizin için “fazla feminist” yorumu yapılıyor. Feministin azı çoğu olur mu? Yoksa egemen düşünceye her parmak kaldıran -sizin gibi- “fazla” sıfatını mı alıyor?
Aynen. Çizilen dairenin dışına tamamen de çıksan, küçük parmağını da çıkarsan dışarı, o hareket ‘fazla’dır. Çıkıntılık yapmayacaksın, akşam akşam icat çıkartmayacaksın, sana ne dendiyse onu yapacaksın. Sokakta hanımefendi, mutfakta aşçı, yatakta fahişe olacaksın. İşte o zaman fazla olmazsın. Tam olursun!
Kadına Şiddete Son ile ilgili Güldünya Proje’sinde yer aldınız. Nasıl geri dönüşler aldınız?
TRT’nin yasakladığı şarkımı Sezen Aksu seslendirince, ‘Güldünya’ şarkısı için bu proje tam bir iade-i itibar projesi olmuş oldu. Bu proje çok konuşuldu, aile içi şiddet konusu bu sayede daha çok tartışılmaya başlandı. Benim de biraz ‘Kadından Sorumlu Rockçı Kız’ gibi bir durumum oldu o dönem, ama umrumda değil, birilerinin derdine çare olduysa kampanya, ne mutlu.
BÜLENT ORTAÇGİL HAYRANIYIM
Türkiye’de müziğini kendinize yakın bulduğunuz kimler var?
Sözlerini ve tavrını kendime çok yakın hissettiğim Bülent Ortaçgil var. Kimseye eyvallahı yok, cesur adam. Çok da iyi şarkı yazarı.
Sizi kimler dinliyor?
Vallahi 3 yaşında ‘Gülyabani’yi söyleyen çocuklar da var, 50 yaşında konserime gelen de. Bu da en güzeli bana göre.
Size ilham veren, kelimelerle müziği buluşturan mekanlar nereler?
Evim, odam. Bir de hiç insan sesi duymayacağım gizli güzel dağlar, ormanlar.
KADIN ŞARKICILARDA GÖRSELLİK ÖN PLANDA
Ece Temelkuran bir konuşmasında, kadın gazeteciler yaşları büyüdükçe “yaşlı”, erkek gazeteciler ise “deneyimli” sıfatını alıyorlar, demişti. Rock söyleyen bir kadın olarak, gelecekte, sırf bu gibi düşünceler yüzünden “ya bu işi yapamazsam” dediğiniz oluyor mu?
Çok doğru tespit. Erkekler hem daha geç yaşlanıyorlar, hem de müzisyen erkeklere görüntülerinden çok yaptıkları müzikle not veriliyor. Ama çok iyi, çok özgün bir müzik de yapsa, kadın müzisyenlerin görüntüleri her zaman erkeklerinkine göre daha ön planda. Şimdi bunu düşünsem ne değişir, düşünmesem ne değişir? Hepimiz yaşlanacağız, bu kesin. E, o zaman bunu geçelim, müziğimizi yapmaya devam edelim. Ben devam ederim. Dinleyen de devam ederse, ne güzel.
İNTERNETLE PEK SAMİMİ DEĞİLİM
Internetle ne kadar haşır neşirsiniz? Son dönemde keşfettiğiniz bir site var mı? Ya da uzun zamandır ilgiyle izlediğiniz...
Pek samimi değilim internetle. Mesafeli bir ilişkimiz var. En sık girdiğim adresler Myspace ve E-gazeteler.
Sadece internetten şarkı yayınlama fikri sıcak geliyor mu?
Böyle bir seçeneğimiz olması bile büyük bir şans. Belki ilk albümümü yaptığımda bu seçenek olsaydı, albüm çok daha hızlı yayılabilirdi. İkinci albüm için 5 sene beklemem gerekmeyebilirdi.
Bir müzisyen olarak deneysel olan her şeye açık mısınız?
Açık olmayan nasıl müzisyen oluyor, ona şaşıyorum zaten.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder