Tedavi etmek ibadet gibi

İşine Aşık İnsanlar I

Keşke olsa ama sayıları çok fazla değil. Onları tanımlamak için satırlar dolusu yazmak gerekmiyor. İşinden bahsederken gözleri parlayan, kendi beğeninceye kadar işini teslim etmeyen, her ne yapıyorsa ona değer katmak için çırpınan güzel yürekli insanlar onlar... Yazı dizimize diş cerrahından döşeme ustasına matematik öğretmeninden manikürcüye, farklı alanlardan işine aşıklar konuk olacak. Diş cerrahı Artun Urgancıoğlu ile başlıyoruz.

Artun Urgancıoğlu... Diş hekimi fobisi olanlara birebir. İlk karşılaşma anınızda o kadar kibarca yaklaşıp sıcak davranıyor ki, dişçide olduğunuzu unutuyorsunuz. Sadece bana değil tabi, kapsamlı tedavim nedeniyle gittiğim bir ay boyunca gözlemlediğim herkese... Sonra derdinizi soruyor, yine çok zarif biçimde. Hatta utanıyorsunuz ağzınızdaki sorundan, ihmalkarlığınızdan. Ve kibarlığı tedavi boyunca devam ediyor. Diş ipi kullanmadığını söyleyen hastasına, biraz da hüzünle, sadece “keşke diş ipi kullansanız” diyor. Birkaç cümleden sonra tedirginliğiniz geçiveriyor. O koltuğa oturduğunuzda ise elmas işliyormuş gibi itinayla ağzınızdaki problemli alanda çalışmaya başlıyor. Tabi siz de kendinizi çok kıymetli hissediyorsunuz. İşini yaparkenki sakinliği size de geçiyor. Tutkusunu çabucak hissediyor, sihirli biçimde rahatlıyorsunuz. Bu tutkuyu sakin biçimde yaşıyor. Koltuktan kalkarken de, sizi kırmaktan korkan bir dostla ayrıldığınız hissine kapılıyorsunuz.
Tedavimin ardından onunla sohbet etme fırsatı bulduğumda hissettiklerimden fazlasını öğreniyorum. İş yaparken dertlerini unuttuğunu söylüyor Artun Bey. Babası vefat ettiğinin ertesi gününde bile ameliyat yapmış. Onun için tedavi yapmak, “ibadet gibi”.

Çocukluğunuzda da “ben doktor olacağım” diyenlerden miydiniz?

Evet, çocukluğunda da doktor olmak istiyordum. Annem doktor olduğu için ona ciddi anlamda imrenirdim ve bu yüzden de kim sorarsa sorsun, “kesinlikle doktor olacağım” derdim.

 ÖSS’DE SADECE 3 TERCİH YAPTIM
Nelere imrenirdiniz?

Annemin insanları tedavi ettiğini görmek hoşuma giderdi. Model olarak görürdüm onu. Hayrandım şifa dağıtmasına… İnsanların şifa görmesi, hoşa giden bir şey. Şu anda bakıyorum da, daha o yaştan böyle bir eğilimim olduğu belliymiş. Zaten ilkokula başladığım günden itibaren aklımda olan tek şey doktor olmaktı.

Bu istek hiç sekteye uğramadı mı?

Hiç... Lisede, onca insanın arasında fen bölümünü seçen 8 kişi vardı; biri de bendim. Üniversite sınavına girdiğim zaman da üç tercih yaptım sadece. Üçüncü tercihime de girdim.

Sizin o klasik diş hekimi korkusuyla baş etme yönteminiz nedir?

Diş doktoru korkusu aslında son derece edimsel bir korku. Çünkü insanlar küçükken diş doktorlarından edindiği kötü tecrübeler nedeniyle fobi olarak görebiliyor doktorları. Öncelikle güven sağlamaya çalışıyoruz. Bunun için ne yapacağımızı, nasıl yapacağımızı ayrıntılı olarak anlatıyoruz. Eskiden anestezi tetkikleri çok fazla gelişkin değildi, artık öyle değil. Yaptığımız anesteziler çok iyi olduğu için hasta çok fazla bir şey hissetmiyor. Hasta ne kadar az ağrı duyarsa, ağrısı da o kadar az olur.

 BABAM VEFAT ETTİ AMELİYATA GİRDİM
İşinize ne kadar tutkulu olduğunuzu –benim de doktorum olduğunuz için- çok iyi biliyorum. İnsan sizin yanınızda kendini en güvenli ellerde hissediyor ve korkudan eser kalmıyor. Tutkunuzu bize yansıtıyorsunuz sanki…

Çok tutkuyla yapıyorum işimi, bu doğru. Çünkü işim en önemli önceliğim. Mesela, bir derdim olduğu zaman, işimi yaparken o derdimi unutuyorum. Örneğin, babam vefat ettiğinde, ertesi gün ameliyat yaptım.
Tedavi yapmak, ibadet gibi bir şey benim için. Tedavi yaparken konsantre olman lazım, konsantre olduğunda da sadece yaptığı işe odaklanırsın, başka bir şey düşünmezsin. Bu da hastalarıma geçiyor sanırım, güven duygusu başka nasıl açıklanır ki?

Peki işkolik misiniz?

Evet, kesinlikle işkoliğim. Bana Pazar öğleden sonraları tatil yapmak yeter. Çalışmak güzel bir şey. Allah çalışmaktan bizi alıkoymasın. İnsan dinlenmek isterse de dinlenir; buna inanıyorum. Ve şunu söyleyebilirim; işimi çok seviyorum çünkü Tanrı beni bunun için yaratmış.

Saat kaçta yatıp, kaçta kalkıyorsunuz? İş düzeniniz nasıl?

Genelde 9.30’da hasta bakmaya başlıyorum. Akşam da 19.30’a kadar sürebiliyor. Bazen genel anestezi olduğunda, sabah saat 7.30-8.00 gibi de anestezi alabiliyorum. Ama bu işlemi daha çok zihinsel engellilere yapıyoruz.

Telefonum hep açık. Bu da olması gereken bir şey. Çünkü genel cerrahi yapıyorum. Yıllardır blok olarak 5 saat uyuduğumu hatırlamıyorum. Bir gün baba olduğumda sanırım uykusuzluğu hiç yadırgamayacağım!

İKİ ALTIN KELİME
İşinizin olmazsa olmazları neler?

Sabırlı ve disiplin olmak şart. Mesela normal hayatımda hiç sabırlı değilim ama mesleğimde çok sabırlıyım. Diş hekimliği eğitimindeki disiplinle ilgili bir şey. Bize öyle bir eğitim verildi ki, sabırlı olmayı öğrendik. Maalesef materyal canlı bir materyal. En ufak yaptığın bir hatanın sonucu ne yazık ki çok ağır. Hem maddi, hem de manevi tabi.

Kendinizi nasıl güncelliyorsunuz?

Toplam yedi uluslararası dergiye aboneyim ve fırsat buldukça da yurtdışındaki seminerleri takip ediyorum. Kurslara da katılıyorum. Bir de internetten sıkı takip etmek gerekiyor. Yeni çıkmış aletler, materyalleri de takip ediyorum.

HEKİMLİK İNSANA VİCDAN KATAR
Peki çocuğunuzun mesleğinizi yapmasını ister misiniz?

Olabilir tabi. Hekimlik yapmasını isterim. Hekimlik insana vicdan katar. Ve bir de sebat etmeyi, şükretmeyi öğretir. Kötü şeyleri görerek insan şükretmesini öğreniyor.

Emeğinizin karşılığını alıyor musunuz?

Dilediğim kadar kazanmıyorum. Emeğimin karşılığını tam olarak kazandığımı düşünmüyorum.
Türkiye ortalamasının üzerinde para kazanıyorum ama para anlamında sıkıntı yaşayabiliyorum.
Başka meslektaşların kazandığı paraları duyunca biraz canım sıkılıyor. Onların aldığı ücretlerin yarısını alıyoruz.

SEVMEDEN HEKİM OLAMAZSIN

Sevmeden asla yapamazsın bu mesleği. Tabi bu işten nefret eden çok arkadaşım da var. Ama mecburlar, başka seçenekleri yok ve meslekleri de bu. Sonuçta bu meslek sadece insanların acılarını dindirmek için yapılmıyor. Bir denge kurmak lazım. Diş hekimliği yapılan bir klinikte, işin yüzde 50’si ticaret, yüzde 50’si ise hekimdir. Çünkü her muayenehanenin dönmesi gerekiyor.

1 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...